Hile yolu ile savaşmak
Haber
02 Temmuz 2025 - Çarşamba 16:15 Bu haber 304 kez okundu
 
Hile yolu ile savaşmak
İsrail istihbaratı Mossad, Türkiye’nin en derin ve en tehlikeli düşmanıdır. Sızmak, içeriden ele geçirmek ve gizli hâkimiyet kurmak en bilindik yöntemleridir. Ünlü düsturları şudur: Hile yoluyla savaşacaksın.
Gündem Haberi
Hile yolu ile savaşmak

YÜCE KATIRCIOĞLU

İstihbarat dünyasında gerçek, kurgudan daha karmaşıktır. Bir istihbarat servisinin yapılanmasında; ajanların üzerinde kontrol şefleri, onların üzerinde de bölüm başkanları vardır.İsrail istihbarat yapılanmasında istihbarat şefleri “bakanlara” karşı sorumludur! Bakanlar da öncelikle siyasetle, diplomasiyle, bütçe ve mali konularla ve kamuoyuyla/seçimlerle uğraşırlar. Ama bütün önemine rağmen istihbaratın varlığı ve çalışmaları steril bir vakum/bir dokunulmazlık içinde değildir! Gizli ajanların tavsiyeleri politikacılar tarafından gözardı edilebilir, genellikle de dikkate alınmaz. Burada tavsiye ile önemli istihbarat bilgisini ayırabilmek zeka, birikim ve formasyon gerektiren çok önemli bir yetenektir.

İngilizce “intelligence” kelimesinin iki anlamı vardır: “Zeka” ve “istihbarat.”

İsrail istihbarat tarihinde sık rastlanan bir durum, gizli servis dünyasına müdahale eden, taleplerde bulunan, kontrolü ele almak isteyen ama işler ters gittiğinde de sorumluluktan kaçan politikacılardır. İsrail istihbarat camiasını çok zor duruma düşüren “Lavon Olayı”ndaki temel soru “Emri kim verdi?” sorusu idi. Aynı soru İsrail İç İstihbarat Servisi Şin Bet’in Arap mahkûmları öldürdüğü kitlesel katliamda da, Amerikan Yahudisi Jonathan Pollard’ın İsrail adına casusluk yaparken yakalanması olayında da sorulmuştu.

Bu tür olayların çok sayıda olduğu tahmin edilebilir. Ama İsrail’in çok sıkı askeri sansür yasaları ve hükûmet arşivlerindeki bütün istihbarat bilgilerinin çok sıkı bir gizlilik içinde muhafaza edilmesi sebebiyle, bu konuda açıklanan bilgi çok azdır. Ama Victor Ostrovski’nin “By Way of Deception: The Making and Unmaking of a Mossad Officer” (Hile Yolu) adlı önemli kitabındaki iddialar, Mossad için çok önemli bir darbe olmuştu!

TÜRKİYE’NİN DERİN VE TEHLİKELİ DÜŞMANI

 

Türkiye için İsrail istihbaratını derinlemesine incelemeyi gerekli kılan, İsrail istihbaratının, Türkiye’nin “en derin ve en tehlikeli düşmanı” olmasıdır! İsrail istihbaratı, 1930’ların İngiliz yönetimindeki Filistin’inde, Yahudi terör örgütü Haganah milisleri için çalışan, amatörce ve irticalen istihbarat toplayan bir avuç gönüllü ile göreve başlamış, büyük atılımlar yaparak bugünkü durumuna ulaşmıştır. Bugün, İsrail Savunma Kuvvetlerinin (İSK) İstihbarat Örgütü (Aman), İsrail İç İstihbarat Örgütü Şin Bet ve İsrail Dış İstihbarat Örgütü Mossad teşkilatlarında, “sözde” İsrail’i düşmanlarından korumak, onların içine sızıp sırlarını öğrenmek için binlerce ajan çalışmakta ve her yıl milyarlarca dolar harcanmaktadır! Bu üç istihbarat servisinin faaliyetlerinden ve operasyonlarından, İsrail’in dostlarının da muaf olmadığını bizzat İsrail de açıklıyor! İsrail istihbaratının o korkutucu şöhretini hak edip etmediği(!), zaman zaman tartışılır. Ama özellikle bütün Müslüman ülkelerde İsrail istihbaratının usta, kurnaz ve acımasız ajanlar tarafından yönetilen uzun, derin ve çok tehlikeli kollarının olduğu gerçektir.

Orta Doğu’daki anlaşmazlıkların ve karmaşanın tam ortasında bulunan istihbarat faaliyetlerinin sadece “isimsiz ajanlara” bırakılması büyük yetersizlikler ve tehlikeler yaratır. Bu isimsiz ajanların örgütlü olarak desteklenmesi çok önemlidir. İsrail’in ünlü Mossad’ının, istihbarat dünyasının dışında çok az bilinen “Sayanim’’ örgütü işte bu örgütlü ve örtülü destek amacıyla kurulmuştur! “Sayanim” kelimesi İbranice’de “yardımcılar” demektir. Bu örgütün elemanları Hıristiyan ve Müslüman görünen ama Yahudi olan kişilerden, yani kripto Yahudilerden seçilir.

Mossad kelimesinin İbranicede “İstihbarat ve Özel Operasyonlar Enstitüsü” kelimelerinin baş harflerinden oluştuğunu vurgulayalım. Ama bu “Enstitü”nün, bütün insanlığın düşmanı “Katiller Enstitüsü” olduğunu artık bütün dünya biliyor. Mossad’ın kendisi kadar ünlü logosundaki yedi kollu şamdanın üzerideki İbranice yazı, Eski Ahit’in Süleyman’ın Özdeyişleri Kitabı’nın 11. bölümünün 14. ayetidir. Bunun ifadesi de, “Yol göstereni olmayan ulus düşer; danışmanı bol olan ise güvendedir.” cümlesiyle Türkçeye çevrilmiştir.

MOSSAD KURUCUSUNUN ‘KÜRDİSTAN’ FAALİYETLERİ

Mossad’ın “özel operasyonlarının” kurucusu ve ilk uygulayanı Rabeen Shiloah, Yahudilerce “Kürdistan” olarak isimlendirilen bölgeye ilk ziyaretini 1934 yılında yapmış ve Müslüman/Kürt görünümlü “kripto” Yahudilerin Filistin’e göç etmesini sağlamak için Kürt aşiret liderleriyle görüşmeler yapmıştı. O tarihte İsrail’in ve Mossad’ın henüz var olmadığını vurgulayalım! Bazı tarihçiler, “Kürdistanlı Yahudilerin” Filistin’e göçünün 16. yüzyılda başladığını ifade ediyor.

Yine Aman’ın eski başkanı Yehoşafat Harkabi’nin görevinden ayrıldıktan sonra, “Arapların İsrail’e karşı davranışlarında büyük değişiklikler olduğunu, Yahudi devletinin de buna karşılık vermesi gerektiğini” söylediğini de özellikle vurgulayalım! Harkabi bu iddialı sözlerinin ardından da “Düşmanını tanımak, aynı zamanda onun savaşmak istemediğini, barışçı olmaya çalıştığını görmeyi bilmek demektir.” sözlerini de ısrarla vurgulamıştı. Harkabi’nin bu sözlerinin derin bir amacı olup olmadığını, istihbarat konularına ilgi duyan okuyucularımız yorumlayabilirler.

Kadim İbraniceden gelen “Şibbolet” kelimesi, İbrani kabilelerinde parola olarak kullanılıyordu. Günümüzde Şibbolet kelimesi, Mason localarında, çırak derecesinde (1. derecede) parola olarak kullanılıyor.

Bugünkü “spekülatif” Masonluğu 18. yüzyılda İngiltere’de Hristiyan Papaz Anderson kurdu. Kuruluş tarihi 1717’dir. Anderson’un yazdığı nizamname, “Anderson Nizamnamesi” adıyla Masonluğun Anayasası olarak kabul edilir. Bu nizamnameye göre kurgulanan çalışma ritüellerinde “Şibbolet” kelimesi yoktu! “Şibbolet”in spekülatif Masonluk terminolojisine ilk girişi, 1745 yılında Fransa’da “bilinmeyen bir yazar” tarafından yayımlanan L’Ordredes Francs-Maçons Trahi adlı kitapla olmuştur.

Bu tarihten sonra yine Fransa’da yayımlanan, 1747 tarihli La Dêsolationdes Entrepreneurs ve 1751 tarihli Le Maçon Demasguê adlı kitaplarda da, 1745 yılında yayımlanmış olan kitaptakine benzer şekilde yer almıştı.

1760 tarihine kadar Anglosakson localarının ritüellerinde ve basılı metinlerinde hiç görülmeyen “Şibbolet” kelimesi, ilk olarak 1760 tarihli Three Distinct Knocks Ritüeli ile, 1762 tarihli Jachinand Boaz ve 1765 tarihli Shibboleth ritüellerinde basılı olarak yer almış ve İngiliz localarında da kullanılmaya başlamıştı. Ancak, Portekiz engizisyon mahkemesinin Lizbon’da bir İrlanda locası üyelerinin yargılanmasıyla ilgili soruşturma tutanaklarındaki kayıtlara göre, en geç 1738 tarihinden itibaren Anglosakson masonluğunda Şibbolet’in “bilindiği” anlaşılmaktadır.

Bu çok önemli ve belgeli gelişmelerin, Yahudilerin kurumların ve örgütlerin içine sızarak, içeriden ele geçirmek ve “gizli hâkimiyet kurmak” yöntemlerinin çok çarpıcı ve tarihi bir örneği olduğu açıktır!

Kadim İbranicede kullanılan bu parola/kelimeyi mason localarının ritüellerine “sonradan sızdıranların” o localara sızan “kripto Yahudiler” olduğu da açıktır!

Tam bu noktada Mossad’ın ünlü düsturu hatırlanmalıdır: “Hile yoluyla savaşacaksın.”

IRGUN-HAGANA REKABETİ

Büyük Arap-İsrail savaşının son aşamalarında Negev bölgesinde, Mısır ordusuna karşı savaşan Yitzhak Rabin, daha sonraki yıllarda ünlü bir siyasi lider olmuştu. Rabin’in bağlı bulunduğu Yahudi terör örgütü Hagana, bir diğer ünlü Yahudi Vladimir “Zeev” Jabotinsky’nin 1931 yılında kurduğu Irgun terör örgütünün rakibiydi, hatta hasmıydı. Jabotinsky ile Hagana’nın lideri David Ben Gurion arasında kişisel düşmanlığa dönüşen bu rekabet, Irgun liderinin 1940 yılındaki ölümünden sonra da devam etmişti. Jabotinsky’nin yetiştirdiği öğrencilerinden/tilmizlerinden Menahem Begin’in liderliğinde yoluna devam eden Irgun, 1948’de İsrail’in kuruluş sürecinde bile Hagana ve mensuplarına karşı düşmanlığını sürdürüyordu!

Jabotinsky’nin liderliğindeki “revizyonist Siyonizm” akımı, Ürdün, Suriye ve Irak’ın önemli bir bölümünün de “vadedilmiş topraklar” içinde yer aldığını savunuyor ve Arapların, savaştan ve tehcirden başka hiçbir şeyden anlamayacağını iddia ediyordu. Jabotinsky, Araplara karşı kurulmuş olan ünlü “Yahudi Lejyonu”nun da kurucularındandı.

FHKC’NİN KARÇIRDIĞI UÇAKTA ÖLDÜRÜLEN NETANYAHU

27 Haziran 1976 günü, 248 yolcusuyla Fransa’nın başkenti Paris’e gitmek üzere Tel Aviv’den havalanan Air France uçağı, yolcu almak üzere indiği Atina Havaalanı’nda hava korsanları tarafından kaçırıldı. Önce Libya’ya doğru yönlendirilen uçak, daha sonra yön değiştirerek Uganda’nın başkenti Entebbe’ye indirildi.

Marksist çizgideki Filistin Halk Kurtuluş Cephesi mensuplarının organize ettiği bu eylem, Uganda Devlet Başkanı İdi Amin yönetimi tarafından da destekleniyordu! Eylemciler, İsrail’in elindeki 40 Filistinli mahkûmla birlikte, başka ülkelerde bulunan 13 tutuklunun da serbest bırakılmasını talep ediyordu.

Yolcular arasındaki Yahudileri ayıran eylemciler, geri kalan 148 kişiyi serbest bıraktı. Büyük bölümü İsrailli Yahudilerden oluşan 94 yolcu ile uçağın 12 kişilik mürettebatı ise, Entebbe yakınlarındaki kullanılmayan bir havaalanına nakledildi. Eylemciler, taleplerinin derhal yerine getirilmemesi durumunda ellerindeki 106 rehineyi öldüreceklerini bildirdiler. Mısır ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün arabuluculuk çabaları da sonuç vermedi. Bunun üzerine İsrail Başbakanı Yitzhak Rabin, operasyon düzenleyerek rehineleri kurtarmaya karar verdi!

3 Temmuz 1976 gecesi yüz kadar İsrailli komando gizlice Entebbe’ye ulaşarak, rehinelerin tutulduğu metruk havaalanını kuşattı. Yaklaşık bir buçuk saat süren ve Uganda askerleriyle İsrailli komandolar arasında şiddetli çatışmaların yaşandığı operasyon sonunda tüm İsrailli rehineler kurtarılarak Tel Aviv’e gönderildi!

Bu operasyonda İsrailli komandolar Kenya ordusundan da destek almışlardı! Ama operasyonu yapan İsrailli komandoların komutanı Jonathan Netanyahu, bir Uganda askerinin silahından çıkan kurşunla vurularak öldürülmüştü! Jonathan Netanyahu 30 yaşındaydı. Savunma Bakanı Şimon Peres’in de katıldığı bir devlet töreniyle Kudüs’te defnedilen Netanyahu’nun kendisinden üç yaş küçük olan kardeşi Benjamin Netanyahu bu tarihte ABD’de yüksek öğrenimini tamamlamak üzereydi! Bu operasyon sebebiyle, siyasi açıdan da uyuşmadığı Başbakan Rabin’e karşı büyük bir öfkeyle dolan Benjamin Netanyahu, siyasi hayatı boyunca izleyeceği rotayı, Rabin’e ve onun siyasi çizgisine düşmanlık üzerine kurgulayacaktı! Ama burada ilginç olan, Rabin’in Entebbe operasyonuna karşı olması ve çok gönülsüz biçimde onay vermesi, operasyonun arka planında asıl kurgulayıcı ve uygulayıcı beyin olarak Savunma Bakanı Şimon Peres’in bulunmasıydı!

Günümüzde İsrail Başbakanı olan Benjamin Netanyahu’nun uyguladığı yasa dışı, ahlâk dışı ve insanlık dışı bütün davranışlarının arkasında, Siyonist Yahudi kişiliğiyle birlikte, abisinin bir Müslüman askerin silahından çıkan kurşunla ölmesi nedeniyle, Müslümanlara karşı duyduğu derin kin ve nefret de yatıyor!

Kaynak: Editör:
Etiketler: Hile, yolu, ile, savaşmak,
Yorumlar
Haber Yazılımı